-04.17- Ben şu an masamın başındayım, önümde tabletim, bu haftanın blog yazısını yazıyorum. Ellerim titriyor, aklımda bir şeyler durmadan geziyor; oradan, şuradan, buradan bir şeyler almaya çalışıyor, tıpkı kışa hazırlanan bir karınca gibi hissetmeme neden oluyordu. Aralıksız düşünüyordum, zihnimde bir yerler oluşturuyordum ve o oluşturduğum yerler aslını televizyonlarda gördüğüm kadar net değil, bulanık. Fakat kendimi orada düşünüyorum, kendimi oraya koyuyorum. O vakte götürüyorum, oradaki bir deliğe sokuyorum, o halde neler düşünürdüm diye düşünüyorum ve kafamı o düşüncelerin oltasına bırakıyorum. O vakit onlar nasıldı? İşte bu yazı bu sorumun, sorumuzun cevabı. O anda bir şeyler oldu ve o şeyler benim omuzlarımdan sıkıca tutup sanki bir kâğıdı buruştururmuş gibi beni de buruşturdu. Küçücük kâğıttan bir top gibi oldum, canım çok yanıyordu, ses edemiyordum. Elim, kolum, bacaklarım, kısacası vücudumdaki hiçbir uzvu hareket ettiremiyordum, gözlerim dahil. Kapalılar, çünkü zarar görsünle...